Biyolojik cinsiyet; kadın ve erkek olmak üzere ikiye ayrılır. Cinsiyet kimliği (cinsel kimlik) ise; kadın gibi hissetme ve erkek gibi hissetme olarak ikiye ayrılır.
Cinsiyet Nedir? Kaça Ayrılır? Eşcinsellik bir seçim midir?
Cinsiyet; biyolojik cinsiyet ve cinsiyet kimliği olmak üzere ikiye ayrılır. Biyolojik cinsiyet, doğduğumuz andan itibaren bedenimizin, yani fiziksek özelliklerimizin belirlediği cinsiyet olup, anne ve babadan gelen kromozomlarımız tarafından belirlenmektedir. Biyolojik cinsiyet; kadın ve erkek olmak üzere ikiye ayrılır. Cinsiyet kimliği (cinsel kimlik) ise; kadın gibi hissetme ve erkek gibi hissetme olarak ikiye ayrılır. Bu, genellikle insanların bedensel cinsiyeti ile aynıdır. Fakat bu her zaman geçerli bir durum değildir. Bazı insanlar kendilerini bedensel cinsiyetlerinden farklı hissedebilir. Örneğin, bir erkek kendini kadın gibi ve ya bir kadın kendini erkek gibi hissedebilir. Bu durumda, cinsel kimlik farklılığı, bir diğer deyişle transseksüellikten bahsedilmektedir. Cinsel yönelim ise; genellikle ergenlik döneminde belirginleşen, kendimize eş olarak kimi seçtiğimizle alakalı kavramdır. Cinsel oryantasyon (yönelim): 3 tanedir: cinsel ve romantik anlamda erkekten hoşlanma, kadından hoşlanma, hem erkekten hem de kadından hoşlanma. Eğer birey, kendi cinsiyetinden birinden hoşlanıyorsa ‘eşcinsel’ ve ya ‘homoseksüel’, karşı cinsiyette birinden hoşlanıyorsa ‘heteroseksüel’, her iki cinsiyetten de bireylerden hoşlanıyorsa ‘biseksüel’ olarak sınıflandırılır.
‘Seçim değil, yönelim!’
Eşcinsellik bir seçim değil, biyolojik kaynaklı bir yönelimdir. LGBT(Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transseksüel) bireyler kendi cinsel kimliklerinin farkına vardıkları zaman, gerek kendi içlerinde, gerek aile bireyleri ile gerekse de toplum içerinde kabullenme ve uyum problemleri yaşamaktadır.
Anne-babaların oğullarına anaokulu ve ilkokul çağlarında ‘‘kız gibi ağlama, çok naif olma, sert ol, erkek gibi ol’’ ve benzeri sözlerinin yanı sıra kız çocuklarına ise ‘‘kız gibi giyin, top oynama ip atla, oturup kalkarken dikkatli ol, süslü giyin’’ gibi söylemlerde bulunmaktadır. Ergenlik çağlarına gelindiğinde ise çocuğun karşı cins ile flört edip etmediği ile ilgili yorumlar yapılır. Karşı cinsten biri ile flört yoksa sorgulamalar başlar.
‘‘Gey olduğumu söylersem annem, babam üzülür mü?’’
Psikolog ve psikiyatristlere gelen LGBT bireyler bu ve benzeri cümlelerle seanslara başlayıp, bir süre sonra ise aileye ‘açılma’ süreci başlar. Bu süreç hiç kolay değildir ve genellikle ilk aşaması inkârdır. Bazen ebeveynler bu durumu ailede baba figürünün olmayışı/eksik oluşu, erkek çocuğun anne/kız kardeşler ile fazla vakit geçirmesi, kız çocuğunun renkli ve süslü giydirilmemesi, yine kız çocuğunun okulda veya sosyalleşirken erkeklerle daha fazla vakit geçirmesi ve benzeri sebepler ile açıklamaya çalışırlar. Eğer bunların tam tersi yapılırsa da durumun değişip, çocuğun ‘normalleşeceğine’ inanılır. Bu ‘neden arayışı’ ve ‘geri çevirebilme’ çabalarının yanı sıra çocuğa dini ve toplumsal baskılar sebep gösterilmeye başlanır. ‘’Elalem ne der?’’, ‘‘Aman baban duymasın!’’, ‘‘Çok günah!’’, ‘‘Sakın kimseye söyle!’’ gibi tepkiler oldukça yaygın olarak karşılaşılan tepkilerden sadece birkaçı.
–Ne yapılmalı?
İnkârdan bir sonraki aşama olan kabullenme aşamasında ise aile çocuğun durumunu kabullenmesine rağmen, çevresel faktörlerden dolayı endişelenmeye başlar. Bu aşamada ailenin yapabileceği en doğru şey, çocuğunu destekleyip, her zaman yanında olduğunu ve bu durumun ona karşı sevgisine engel olmayacağını dile getirmektir. Unutulmaması gereken şey şudur ki, bu bir seçim değil yönelimdir, yani sonradan edinilmez, doğuştan gelir ve eğer birey isterse psikolojik destek sağlanır, vazgeçirmek için değildir.
-Dernekler ve Danışma Hatları
LİSTAG- Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks Aileleri ve Yakınları Grubu: Danışma Hattı- 0 546 484 82 85
CETAD- Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği: Tel- 0212 219 59 54
Ladeg+ Aile Grubu: Destek Hattı -0531 467 77 53
Kaos GL Ankara: Tel- 0312 230 03 58
Uzm. Klinik Psikolog Helin Salman