Çocuklarda Mahremiyet ve Kişisel Sınırlar

Çocuklarda mahremiyet ve kişisel sınırlar, sağlıklı birey gelişimi için kritik bir konudur. Bu yazıda, çocuklara özel bölge kavramının nasıl anlatılacağı, sınır bilincinin nasıl geliştirileceği ve dijital dünyada mahremiyetin önemi ebeveynlere yol gösterici bir dille ele alınıyor.

Çocuklarda kişisel sınırlar ve mahremiyet kavramı ebeveynler için her zaman önemli olmakla birlikte günümüzde teknolojik gelişmeler ve toplumsal değişimler neticesinde üzerine daha çok düşünülen bir konu haline gelmiştir.

Türk Dil Kurumu’na göre mahremiyet “gizlilik” demektir. Bununla birlikte mahremiyet kavramı bireyin kendi özel alanlarını koruyabilmesini, başkalarının sınır ve alanlarına saygı göstermesini kapsayan geniş bir bir kavramdır.

Çocuklarda mahremiyet algısı yaklaşık olarak tuvalet eğitimi ile başlar ve aile içindeki tutum ve davranışlarla birlikte içselleşmeye devam eder. Çocuklar 3 yaş civarında cinsiyet farklarını anlamaya başlarlar ve bu dönem bedensel farklılıklar ile ilgili merak içindedirler. Ebeveynler okul öncesi dönemde çocuklara özel bölge kavramını, bu bölgelerin kendisine özel olduğunu, bakım veren harici ve doktor gibi özel durumlar haricinde kimsenin göremeyeceği ve dokunamayacağını anlatmalıdırlar. Çocuğun süreci içselleştirmesi için ise bu söylemler tutumlarla da desteklenmelidir. Aile üyelerinin kıyafetlerini özel ve ayrı bir alanda değiştirmesi, çocuğun kıyafetlerinin başkalarının yanında değiştirilmemesi, yatağında tek başına uyuması, 4 yaşından itibaren tuvalet temizliğini kendisinin yapması, özel bölgelerinden sevilmemesi çocuğun mahremiyet ve bedensel sınır algısını oluşturmasına yardımcı olur. Çocuğun yaşı ilerlediğinde odasına girerken izin alınması, özel eşyalarına izinsiz müdahalelerde bulunulmaması da ebeveynlerin göstereceği destekleyici tutumlardandır.

Günlük yaşamda mahremiyet ve sınır algısının içselleşmesine yardımcı olacak bu tutumların dışında önemli olan bir konu daha vardır ki o da çocuğun yardım istemesi gereken bir durum oluştuğunda bunu ebeveynine rahatlıkla aktarabilmesidir. Bunun için ise ebeveynlerin çocuklarını dikkatle dinlemesi ve anlattıkları karşısında onu yargılamaması gerekmektedir. Bu şekilde çocuk yaşadığı ve kendisini rahatsız eden olası bir durumu ebeveyniyle rahatlıkla paylaşabileceği düşüncesini içselleştirir.

Mahremiyet kavramı içerisinde bahsettiğimiz sınırlar da oldukça önem taşımaktadır. Çocuğun kendi sınırlarını oluşturması ve diğerlerinin sınırlarına saygı duyabilmesi için aile içinde “hayır”larının duyulmasına ihtiyacı vardır. Örneğin çocuğun yemek yemesi ve banyo yapması gibi konularda zorlanması çocuk tarafından bedenine ve sınırlarına müdahalenin normal olduğu algısını oluşturabilir. Dolayısıyla kendisiyle ve bedeniyle ilgili olan durumlarda, sağlığını ve güvenliğini tehdit etmeyecek şekilde kararlarına saygı gösterilmesi önemlidir. Bu şekilde çocuk kendisi ve bedeniyle ilgili kontrolün kendisinde olduğunu ve rahatsız edici bir şekilde beden sınırlarına müdahale edildiğinde bunun doğru olmadığını anlayacaktır. Evdeki “hayır”ları duyulan ve uygun bir şekilde ele alınan çocuk, sosyal yaşamda başkalarına “hayır” diyebilmeyi ve sınırlarını korumayı öğrenecektir.

İlkokul dönemiyle başlayan ve ergenliğe doğru ilerleyen süreçte sanal ortamlar da çocuğun mahremiyet ve sınırlarını koruması gereken yerler olarak karşımıza çıkar. Teknolojiyi kullanırken tanımadığı kişilerle kişisel bilgilerini paylaşmaması, kendisini rahatsız eden bir söylem veya görüntü olduğunda ebeveynine bunu bildirmesi konularında çocuk bilgilendirilmelidir. Ancak bunu yaparken bu hatırlatmalarda çok aşırıya kaçmamak ve çocuğu kaygılandırmamak önemlidir.

Her yaş grubundaki çocukların gelişim dönemlerine göre ve uygun koşullarda kendi kararlarını verebilmesi, ebeveynden gelen bazı istekleri reddettiklerinde bunların önemsenmesi ve yapılamıyorsa bile üzerinde konuşulabilmesi ve neden yapılamadığının açıklanması, sizlerle olan paylaşımlarında yargısızca dinleniyor olması, sınırlarını oluşturma ve korumada çocuklara destekleyici birer unsur olmaktadır. Unutmayalım ki mahremiyet ve sınırlar aile içinde başlar ve çocukların ebeveyn eşliğinde deneyimlerle içselleştirdiği bir süreç halinde ilerler.

Psikolog Tuğçe Önder

Kaynakça:

Akcan, E. (2016). Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi. Akdeniz Üniversitesi Toplumsal Duyarlılık Merkezi Bülteni, 10(82), 63-65.

Türk Dil Kurumu (TDK). (2021). Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr

Tuğçe Önder

Tuğçe Önder

Psikolog & Aile Danışmanı

Detaylı Bilgi

Diğer Haberler

"Romantik Bağlar" Grup Terapisi

Kendini ve partnerini daha iyi anlamak, bağlarını güçlendirmek için yaratıcı bir yolculuğa çık! Sanat terapisi ve dışavurumcu tekniklerle, ilişki dinamiklerini keşfetmeye hazır mısın?

Yaşantı Grubu

Kendi iç dünyanı keşfetmek, duygularını daha iyi anlamak ve farkındalığını artırmak ister misin? Psikoloji ve PDR Öğrencileri İçin Grup Terapisi başlıyor.

Çocuklarda Mahremiyet ve Kişisel Sınırlar

Çocuklarda mahremiyet ve kişisel sınırlar, sağlıklı birey gelişimi için kritik bir konudur. Bu yazıda, çocuklara özel bölge kavramının nasıl anlatılacağı, sınır bilincinin nasıl geliştirileceği ve dijital dünyada mahremiyetin önemi ebeveynlere yol gösterici bir dille ele alınıyor.

Destekleyici İlişkiler Kurma Grup Terapisi

Bu grup terapisi, bireylerin daha derin, güvenli ve sağlıklı bağlar kurmalarını desteklemek amacıyla düzenlenmektedir. Duygusal bağlantıları daha iyi anlayarak güvenli ilişkiler kurmayı ve mevcut ilişkilerinizdeki zorlayıcı kalıpları fark etmeyi hedefler.